Hayatı birkaç kelimeyle anlatmak da, şifayı kelimeler de aramak da yetersiz. Ama yine de bazılarımızın sık sık sorguladığı, bazılarımızınsa sorgulamaktan kaçtığı belli başlı kavramlar olduğunu inkar edemeyiz… İşte kafamızın içinde dönüp duran o düşünceler üzerine keyifli bir yazı.
Yaşam
Bedenimizin kendi hafızası vardır. Küçüklükten beri edindiğimiz iyi- kötü her deneyim burada birikir; bu hafıza bedenin davranışlarına ve kendini ifade edişine yansır; onu şekillendirir. Konuşurken tıkanıklık hissettiğiniz; yüzünüzü kaşıma isteği veya bir yerlerde kaybolmuş gibi bakma oldu mu hiç? Bunu bir çok insanda görebilirsiniz; çünkü bu bedenin hafızasından kaynaklanır. İnsan doğru farkındalıkla kendini gözlemlemeye, başkalarıyla ilişki kurarken onu izlemeye başlarsa bu yenilik onu değiştirebilir ve tıkanıklıklarını, kusurlarını giderebilir. Yaşam bunu yaptığınızda başlar; ne yaşadıklarınız değildir yaşam…
Sevgi
Nasıl ki dinlemek için önce duymak gerekiyorsa; sevmek için de önce görmek gerekiyor. Sevgi karşındakinin olağanüstü varlığını, düşünceleriniz olmadan görmeniz demektir. İncilde “Sevemediklerinizi sevin” derken aslında bahsedilmek istenen; bundan çok daha derindi. Sevemediklerinizi düşünceleriniz yüzünden sevemiyorsunuz; eğer onlar yatışırsa her şeyi sevgiyle görüp herkese aşık olabilirsinizdi.
Kadın
Dişil, erille birlikte var oldu, ikisi de birbirinin tamamlayıcısı haline geldi. Erkek, kadın olmadan bütünselliğine kavuşamaz; kadın da erkek olmadan… Doğada herşey zıtlıklarla ilerler, doğanın iradesi bu zıtlıklıklar sayesinde gelişimini sağlar.
Kadın erkekten her zaman bir adım daha öndedir; çünkü varlığın kendisi dişidir; evrenin kutsal rahmi bu dünyayı hem doğuran hem de bu dünyanın kendisi kılığına girmiş varlık…
O varlık ki şu an heryeri dolduruyor, kalplerin en derin merkezinde yaşıyor; uyananlara yardım edip, uyuyanlara da kendisiyle birleşmesi için belalar veren; kutsal yaşam!
Duygu Merkezlerimiz ve Seks
Duygularımızın bağlı bulunduğu merkez içimizdeki seks merkeziyle derinden bağlantılıdır. Uzun yıllar süren bir ilişki bittikten sonra; hemen yeni bir ilişkiye bazı kişilerin başlayamaması da duygulardan aldığı hasarda gizlidir. Duygu merkezi düzgün çalışmadığı için seks merkezi de dengeli bir şekilde çalışamaz ve enerji yükselemez.
Eğitim Sistemi
Küçüklükten beri taklit ve itaatle şartlanan beynimiz aldığımız eğitime sıkı sıkıya bağlanır. Bir müddet sonra uyuşur ve aldığımız eğitimin kendisi haline gelir. Yeni fikirleri reddedişimiz eğitim sistemimize aykırı olduğu içindir. Eğer eğitim sistemimiz sürekli kıyaslanmak, yarışmak, toplumun en büyük hastalığı olan “biri olmaya çalışmak” ve kazanmak olmasaydı; insanlık bilimde katettiği gelişmelerin yanısıra; insan olma ve sevgi yolunda da epey bir gelişme kat edebilecekti…
Cennet ve Cehennem…
Cennet ve cehennemin var olmasının tek sebebi bize öğretilen tanrının tam şu an burada olmamasıdır. Şayet tanrı burada değilse ve o zaten ulaşılamazsa; o zaman onun yerine cennet ve cehennem mekaniği önemli hale gelir. Fakat eğer o şu an buradaysa, varsa, o halde cennet ve cehennem tüm önemini, cazibesini yitirir; çünkü en önemli şey onu deneyimlemek; yaşamaktır.