Türkiye’nin İlk Kadın Fotoğrafçısı Maryam Şahinyan Ve Etkileyici Eserleri

Bazı sanatçıların değerini hayattayken değil, öldükten sonra anlıyoruz. Bazılarınınkinden ise öldükten sonra bile haberdar olmuyoruz. Maryam Şahinyan da, işte böyle bir kadın. İsmini neredeyse hiçbirimiz bilmiyoruz ancak o, aslında Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı…

Maryam Şahinyan, 1940’lı yıllara kadar İstanbul Galatasaray’da bulunan “Foto Galatasaray” adlı stüdyonun fotograf sanatçısıydı…

Maryam, 1911 yılında Sivas’ın en görkemli evlerinden biri olan Şahinyan Konağı’nda dünyaya geldi. Dedesi Agop Şahinyan, ilk Osmanlı Parlamentosu’nun Sivas temsilcisiydi. Milletvekili torunu olmanın getirdiği ayrıcalıklarla dünyaya gelen Maryam’ın yaşamı 1915’te, tümüyle değişti… Sivas’ın en güçlü ailelerinden biri olan Şahinyan’lar, sahip oldukları tüm mal varlıklarını burada bırakarak İstanbul’a sığınmak durumunda kaldılar. Daha sonra Harbiye’de bir apartman dairesine yerleştiler. Ve Cumhuriyet’in beraberinde getirdiği koşullarla birlikte, yeni bir hayata başladılar…

Maryam’ın babası bir fotoğrafçıydı ve Maryam da Fransız Okulu Sainte-Pulchérie’yi bıraktıktan sonra, bir süre babasının yanında çalıştı. 1937’den itibaren de, ailesinin tüm ekonomik yükünü sırtlanarak, fotoğraf stüdyolarını tek başına işletmeye başladı.

Ve 1985’e kadar, neredeyse yarım asır boyunca, mütevazı stüdyosunda kesintisiz olarak fotoğrafçılık yaptı…

Maryam, savaş sonrası Balkanlardan göç eden bir aileden aldığı körüklü ahşap fotoğraf makinesi ile, uzun yıllar boyunca tarzını hiç değiştirmeden fotoğraf çekmeye devam etti. Foto Galatasaray, dönemin ünlü fotoğraf stüdyoları arasında değildi ama temsil ettiği kitle tarafından çok özel bir yere sahipti.

“Maryam Şahinyan, yarım asır boyunca bir gün dahi aksatmadan Şişli’deki evinden yürüyerek gidip geliyor stüdyoya, her öğlen yalnızca bir kırmızı elma yiyor, siyah iş önlüğünü ve kolçaklarını hiç çıkartmadan, 1. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü kamerasıyla, 1985’e dek siyah beyaz fotoğraf çekmeye devam ederek, sessizce, fark edilmeden sürdürüyor bu işi…”

Maryam Şahinyan’ın arşivini bir proje halinde derleyen araştırmacı Tayfun Serttaş, böyle anlatıyor başarılı sanatçıyı…

Onun fotoğraflarında, şehirli şık kadınlar, gayrimüslim aileler, müzisyenler, evlenen çiftler, transeksüeller, küçük çocuklar var…

Şahinyan’ın fotoğraflarında, neredeyse hiçbir sınıf ayrımı yok. Onun fotoğrafları ayrıca, dönemin geçirdiği sosyolojik değişimi de gözler önüne seriyor. Karin Karakaşlı bir yazısında bu dikkat çeken noktayı şu sözleriyle açıklıyor:

“Maryam Şahinyan belli ki kimseleri yargılamamış. O yüzden herkes, her nasılsa o haliyle bu kadının karşısına geçmiş. Şehrin en şık kadınları, gayrimüslim aileleri, Bolşevik Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar, tiyatro grupları, müzisyenler, subaylar, vaftizlik ve sünnetlik çocuklar, transeksüeller, düğün günündeki çiftler, iç çamaşırlarıyla kadınlar ve iki yandan tuttukları etekleriyle kendilerini kelebek yapan küçük kızlar…”

Ancak kendisinin 4 adet vesikalık fotoğrafı dışında, neredeyse hiç fotoğrafı bulunmuyor…

Maryam, hayatı boyunca fotoğraf makinesinin arkasında bulunmayı seçmiş bir sanatçı. Ve her zaman işini titizlikle yapmış. Araştırmacı Tayfun Serttaş’ın, onun hakkında kurduğu bu cümleler de, Şahinyan’ın işine duyduğu sevginin en büyük kanıtı olsa gerek.

“Ben çok fotoğraf arşivi gördüm ama böyle çeyiz dizer gibi her birisi tek tek numaralandırılmış, aralarına pelür kağıtları serilmiş, yarım asır boyunca dokusunda tek bir değişiklik olmayan arşiv görmedim.”

Araştırmacı Tayfun Serttaş, 2011’de yaptığı “Foto Galatasaray” isimli projesiyle, işte bu ismi duyulmayan sanatçıyı su yüzüne çıkardı…

Foto Galatasaray projesi kapsamında, Tayfun Serttaş ve ekibi, iki yıl gibi bir süre zarfında, İstanbul tarihine tanıklık eden 200 bine yakın negatifi, gerekli aşamalardan geçirerek korumaya almıştır.

“İstiklal Caddesi’ndeki Hıdivyal Palas’ın ikinci katında topu topu 15 metrekarelik bir deponun zemininde, üzerine kitap kolileri yığılmış halde, 20 yıla yakın süredir, dokuz büyük koli içerisinde, 1139 kutu dolusu negatif film bekliyordu beni. Unutulduğu yerde, kaybolmuş halde, son bırakıldığı biçimde.”

Unutmadan söyleyelim; Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan, hayatı boyunca hiç ödüllendirilmedi…

Hatta birçoğumuz ismini ilk kez duyuyoruz…

İşte bunlar da onun yarım asırlık bir döneme tanıklık eden fotoğraflarından bazıları…

Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5.

İLGİLİ YAZILAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -

SON YAZILAR