5 Ocak 1947 doğumlu Kathrine Switzer, Amerikalı bir yazar, TV yorumcusu ve aynı zamanda da bir maraton koşucusu… Ancak özellikle ilgilenmeniz gereken kısım, onun bir “maraton koşucusu” olması. Çünkü Switzer, Boston Maratonu’na katılan ilk kadın! Ve işte onun örnek alınması gereken azim dolu hikayesi…
Kathrine Switzer, 19 Nisan 1967’de gerçekleştirilecek olan Boston Maratonu’na katılmayı kafasına koyar…
Bu maraton için kendisini çalıştıracak kişi ise Arnie Briggs’tir. Briggs, 50 yaşlarında, postacılık yapan ama bunun yanında 15 yıllık Boston Maratonu tecrübesine sahip bir kadındır. Boston Maratonu’na ilk defa bir kadının katılacak olması fikri; daha doğrusu bunu istemesi; onu fena halde heyecanlandırdığı için, seve seve yardımcı olmak ister Switzer’e. Boston Maratonu’na aslında kadınların katılması yasak falan değildir; fakat her nedense bugüne kadar tek bir kadın bile kayıt olmamıştır bu koşuya.
Sonra maratona, herhangi bir cinsiyet belirtmeden “K. V. Switzer” ismiyle kayıt yaptırır…
Çünkü onun istediği şey, zaten erkek atletlerle birlikte katılmaktır bu yarışa… 19 Nisan 1967 günü gelir çatar; Switzer 261 göğüs numarasıyla; herkesi şaşırtarak maraton alanındaki yerini alır. Ve görevliler koşucuların arasında bulunan bu kadını fark etmeden başlatırlar yarışı…
“Bir kadının 800 metre ya da daha uzun koşması cinsiyetsizleştirici, kadınlıktan çıkarıcı geliyordu.”
… “Kadınların rahimlerinin düşeceğinden, bacaklarının irileşeceğinden, hatta gövdelerinin kıllanacağından korkuyorlardı!
Oysa koşmak beni güçlü ve özgür hissettiriyordu, yapmak istiyordum ve yaptım…”
O günlerin üzerinden yaklaşık 50 yıl gibi bir süre geçtikten sonra, bu cümlelerle anlatıyor Switzer duygularını.
Ve beklenen olur: Koşuda kadın bir atlet olduğunu fark eden Jock Semple isimli görevli, “Defol git yarışımdan!” diyerek Switzer’i yarış dışına itmeye çalışır…
Switzer’in erkek arkadaşı Thomas Miller, normalde koşucu olmamasına rağmen, sevgilisini yalnız bırakmamak için 390 göğüs numarası ile yarışa katılmıştır. Switzer’e yapılan bu kötü muameleyi durdurmak için hemen duruma müdahale eder ve Jock Semple’ı sevgilisinin yanından uzaklaştırır.
Ama Switzer, kendisine yapılan bu iğrenç müdahaleye rağmen koşuya devam eder…
4 saat 20 dakikanın sonunda ise koşu, onun için sona erer. Bu olayın ardından, Switzer’in bu maraton için başvuru yaptığı Amatör Sporcular Birliği, kadınların bu vb. maratonlara katılımını yasaklar. Ancak Switzer, elbette bu ayrımcılığa boyun eğmez. Bir şekilde Boston Atletizm Derneği’ni ikna eder ve “Hak verilmez, alınır” sözüne layık bir biçimde,
1972 yılında tekrar kadınların maraton hakkı elde etmesini sağlar.
“Yarış sırasında büyüdüm ben. Boston Maratonu’na genç bir kız olarak başladım, yol boyunca büyüdüm, sonlarına geldiğimde olgun bir kadındım.”
… “32. km civarında, bu koşuyu bitirdikten sonra daha iyi bir sporcu olmak için çabalamaya ve başka kadın sporculara da benim yaşadığım güçlülük ve özgürlük duygularını hissetmeleri için öncü olmaya karar verdim.”
Switzer, koşunun 50. yılı için BBC’nin kendisiyle yaptığı röportajda kuruyor bu duygu dolu cümleleri.
Switzer’in bu duruşu, seneler sonra, kadın maratonunun olimpiyat programına da dahil edilmesini sağlar…
Tarihte ilk kadın maraton koşucusu olarak ismi geçen Kathrine Switzer, bugün hala, çeşitli maratonlarda yer almakta. Bunun nedeni ise, elbette bireysel değil; tıpkı yıllar önce olduğu gibi, tüm kadınlar için!
“Bitiş çizgisini geçtiğimde, ‘Yaşasın başardım’, demek yerine ‘Yaşasın bir hayat planım var!’ diyordum…”
20 yaşında genç bir kadın olan Katherine, o gün, bir şeyleri değiştirmeyi başardı. Belki birçoğumuz ismine bile denk gelmedik bugüne kadar ancak; o hiç tanımadığı birçok kadının da hayatını değiştirdi. Hem de sadece “inanç”la, “inat”la!
Kaynaklar: KathrineSwitzer, BBC, HaberSol.