Bazı şiirlerin, şarkıların ardındaki hikaye; biz bilmesek bile, o dizeleri okurken/ dinlerken aynılarını hissettirmeyi başarır bize. İşte Özdemir Asaf’ın Lavinia’sı da tıpkı böyle bir şiir. Hikayesini, şairin hangi duygularla bu dizeleri yazdığını bilmeden de, insanın içini acıtabiliyor, uzun uzun düşündürebiliyor… Hikayesini öğrendikten sonra ise, her şey daha bir anlam kazanıyor…
Özdemir Asaf, üniversite yıllarında güzeller güzeli Lavinia’sına platonik olarak aşık olur. Ve onun için; bugün herkesin hayranlık duyduğu “Lavinia” şiirini yazar…
“Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.”
Ancak bu aşk için hiçbir umudu olmadığından mıdır; yoksa onu kaybetmekten korktuğundan mı; bir türlü ismini açık etmez. Hatta onun için yazdığı şiirde bile, ona, “Lavinia” adı ile seslenir.
Sonra bir gün, ismini söylemediği platonik aşkı için yazdığı bu şiiri bir yarışmaya göndermeye karar verir…
“Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.”
Ve jürinin beğenisi kazanan şiir, yarışmayı kazanır.
Şiir yarışmada birinci olunca, kürsüde okumasını isterler Asaf’tan. Şair de istek üzerine kürsüye çıkar; onu dinleyenler arasında ise platonik aşkı da bulunmaktadır…
“Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.”
Ancak Asaf şiirini okurken, aşık olduğu kadın salonu terk eder.
Şiirini okuduğu sırada, platonik aşkının salondan ayrılmasına çok üzülen Asaf, tıpkı şiirde de söylediği gibi “Adını gizleyeceğim/ Sen de bilme, Lavinia” diyerek, aşkını hiçbir zaman söylemez Lavinia’sına…
Lavinia ise bu aşktan habersiz hayatına devam eder; yaşamı boyunca 3 evliliği olmuştur. Ancak ömründe sadece 2 adama aşık olduğunu söylemiştir yakın arkadaşı Melda Kaptana’ya. Bu isimlerden birisi ünlü ressam Edip Hakkı Köseoğlu, diğeri ise gazeteci İlhan Selçuk’tur. Daha sonra da Öztürk Serengil’le bir evlilik yapmıştır.
Durumu anlayanlar dahi Asaf’ın kararına saygı duyup gizlerler Lavinia’nın gerçek kimliğini. Ancak sonunda bu ismin Mevhibe Meziyet Beyat olduğu ortaya çıkar…
Mevhibe Hanım, 2 Mayıs 1925’te, eski bir valinin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Kendisi Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirmiş ve ardından da resim öğretmenliği yapmıştır. Mevhibe Hanım, güzelliğiyle ün salmış bir kadındır. Melda Kaptana, yakın arkadaşını, “Öylesine özel ve farklı bir kadındı ki, kitap yazsanız yetmez” diyerek anlatır.
Tanıyanların güçlü sezgileri olduğunu ve bir insanın yüzüne bakar bakmaz onu anladığını söylediği Mevhibe Hanım’ı, şöyle tarif eder Özdemir Asaf: “Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı.”
Mevhibe Hanım, belki hayatı boyunca hiç bilmedi bu şiirinin kendisine yazıldığı ama Asaf’a hissettirdikleri, bu şiirle ölümsüz oldu…
