Tecavüz Mağduru Kadınların Kurduğu Ve Erkeklerin Girmesi Yasak Olan Köy

Kadınlar isterse, bir arada ya da tek başlarına, istedikleri her şeyi gerçekleştirebilirler. Kendilerine sıfırdan bir dünya, bir yaşam kurabilir; ve bunun içine de sadece istedikleri insanları alabilirler.

Tıpkı Kenya’da tecavüz mağduru kadınların kurduğu bu köyde olduğu gibi.

Kenya’nın Umoja bölgesinde bulunan ve sadece kadınların yaşamasına izin verilen bu köy, 1990 yılında İngiliz askerleri tarafından tecavüze uğrayan 15 kadın tarafından kuruldu.

Bu köyün sakinleri, aile içi şiddet görmüş, tecavüze uğramış, çocuk yaşta evlendirilmiş veya kadın sünnetinden kaçan kadınlar…

Köyde yaşayan kadınlardan biri olan Jane, üniforma giyen üç erkeğin kendisine tecavüz ettiğini söylüyor. O sırada kocası koyunları otlatıyormuş, kendisi ise odun taşıyormuş.

“Kendimi utanç içinde hissettim ve bunu kimseyle konuşamadım. Bana korkunç şeyler yaptılar.”

38 yaşında olmasına rağmen oldukça büyük gözüken Jane sözlerine şöyle devam ediyor:

“Sonunda kocamın annesine hasta olduğumu söyledim, çünkü vücudumdaki yaraları ve depresyonu açıklamanın başka bir yolu yoktu. Kocama tecavüze uğradığımı söylediğimde ise bir bastonla dayak yedim. Ben de ortadan kaybolup çocuklarımla birlikte bu köye geldim.”

Erkeklerin girmesinin yasak olduğu bu köyde şu anda 47 kadın ve 200 çocuk yaşamakta.

Köyde yaşayan girişimci kadınların, kendilerine yiyecek, giyecek ve barınak sağlayan düzenli bir gelirleri var. Köy liderleri, köyün yakınlarına turist grupları için bir kamp kuruyorlar ve oradan geçen birçok turist de bu özel köyü ziyaret ediyor. Kadınlar, köye giriş için küçük bir giriş ücreti talep ediyor; sonra da yaptıkları el işi ürünleri ve hediyelikleri turistlere göstererek satın almalarını ümit ediyorlar.

“Burada birçok iş öğrendim. Kendi paramı kazanıyorum ve turistler boncuklarımdan aldığı zaman, kendimle gurur duyuyorum.”

Yaşamak için kendi emekleriyle para kazanan kadınlar ayrıca, bu sığınma köyünü duyan diğer kadınlara da hakları konusunda çeşitli eğitimler veriyorlar.

Bu etkinlikler de, onlar için bir gelir elde etme yöntemi. Ama bunun dışında elbette, daha büyük bir anlam ifade ediyor. Çevre bölgelerden buraya eğitim için gelen kadınlar, nasıl ticaret yapacaklarını ve erkek şiddeti, ayrımcılık korkusu olmadan nasıl yaşayabileceklerini öğreniyorlar.

Köydeki çocuk nüfusunun çokluğundan da anlaşılacağı üzere, buradaki kadınlar erkek fikrini reddetmiyor. Sadece burada yaşadıktan sonra yeniden bir erkekle yaşamayı hayal bile edemeyeceklerini söylüyorlar.

Yine köyde yaşayan ve 5 çocuğu olan genç bir kadın, bu durumu şu sözlerle açıklıyor:

“Evlenmek ve çocuk sahibi olmak, bizim kültürümüz için iyi şeyler değil. Fakat hiç kimseye sahip olmamak da çok kötü bir şey. Çocuklar olmadan, biz hiçbir şeyiz.”

Yani diledikleri şeyi, dilekleri biçimde yaşıyorlar ve bunun için de hiçkimseye hesap vermiyorlar. Tıpkı olması gerektiği gibi.

Köy sakinlerinden yaşlı bir kadının kurduğu şu cümle ise aslında her şeyi özetliyor: “Dışarıda, kadınlar erkekler tarafından yönetiliyor, böylece hiçbir şeyi değiştiremiyorlar. Umoja’daki kadınların özgürlükleri var.”

Köy sakinleri, köy ilk kurulduğunda yerel erkekler tarafından tehditler aldıklarını ve saldırılarla karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. Ancak hiçbir şekilde köylerinin ellerinden alınmasına izin vermemişler.

Kadınlar burada huzur içinde yaşıyorlar ve yaşamlarıyla ilgili tüm kararları, “konuşma ağacı” ismini verdikleri ağacın altında hep birlikte alıyorlar. Ve kadınların birçoğu, asla bir daha bir erkekle birlikte yaşamak istemediğini söylüyor.

“Umoja’da çok fazla bir şey yok, ama ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.”

Yararlanılan Kaynak

İLGİLİ YAZILAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -

SON YAZILAR