Otizmin Etkilerini Sadece Sevgiyle Ortadan Kaldıran Süper Anne: Naciye Aksu

Otizm, dünyaya gelinen ilk üç yıl içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden; karmaşık gelişimsel bir bozukluk. Ve erken teşhis edildiğinde, iyi bir eğitim programıyla, etkileri ciddi oranda azaltılabiliyor. Ancak ne yazık ki, otizmli bireyler de; tüm farklı bireyler gibi, çoğu zaman toplumdan uzaklaştırılıyor; yabancılaştırılıyor. Bu da otizmin etkilerini tetikleyen ve olumsuz yönde etkileyen bir tavır…

Şimdi sizlere hikayesinden bahsedeceğimiz kadın da otizmli bir çocuğu olan bir “üvey anne”. Bu kelimeyi özellikle dile getiriyoruz ki; bir insanı sevmek için “annesi” ya da herhangi bir kan bağına sahip olmak gerekmediği yeterince anlaşılsın.

İşte Naciye Aksu ve biricik oğlu Ayberk’in el ele verip yazdıkları o çok özel başarı hikayesi.

Naciye Torunlar Aksu, 19 yaşındaki % 96 otistik raporlu Ayberk Aksu’nun üvey annesi.

Naciye Hanım’la Ayberk’in ilk karşılaşması, eşi ile evlendiği 2010 yılında oldu…

Naciye Hanım, 2010 yılında Ayberk’in babası ile evlendi. Ve o zaman Ayberk, sadece 12 yaşındaydı. Konuşamıyordu, kimseyle iletişim kurmuyordu.

Naciye Hanım, ilk 1 sene, kimseyle iletişim kurmayan Ayberk’in yanına fazla yaklaşmadı. Onu kabullenmesi ve ona alışması için bekledi…

Ayberk’e otizm teşhisi, 16 aylık bir bebekken konmuştu. Ve o küçükken ayrılmıştı annesiyle babası. Otizm tanısı konduktan sonra babasının ona sağladıkları ise, onun insanlarla iletişim kurmasını sağlayamamıştı. Hatta Ayberk, günden güne daha içine kapanık ve huysuz bir çocuğa dönüşüyordu.

Ayberk’e yardımcı olmak istiyordu ama otizmle ilgili hiçbir bilgisi yoktu. Bu yüzden hemen internetten araştırmaya başladı “otizm”i.

Ancak internette yazılanları okudukça, ona araştırmayla ya da bu konuyla ilgili kitaplar okuyarak yardımcı olamayacağını anladı.

Ve ona; okuyarak, araştırarak değil; kendi dünyasına dahil ederek yardımcı olmaya karar verdi.

Naciye Hanım, Ayberk’e hasta bir çocukmuş gibi davranmadı hiçbir zaman. Zaten hiçbir zaman da onun hasta olduğunu düşünmedi. Olduğu gibi kabul etti ve onunla iletişim kurmaya başladığı ilk andan itibaren de onun yanlış davranışlarının aynısını yaparak; ona bir ayna oldu. Böylece Ayberk’in bu davranışlarla nasıl göründüğünü ona gösterdi.

“Ayberk’le birlikte bol bol çarşı pazar gezdim, esnafla tanıştırdım, yaşamayı öğrenmesi için oralarda ona iş yaptırdım.”

“Onu benim dünyama dahil ettim. Sevgi, özgüven, sorumluluk, spor, sosyalleşme, hepsi bir arada gerekiyordu. Bol bol ev işi yaptırdım, onunla birlikte ben de yaptım ki evde bir birey olduğunu, sorumlulukları olduğunu anlasın diye… Ayberk’le birlikte bol bol çarşı pazar gezdim, esnafla tanıştırdım, yaşamayı öğrenmesi için oralarda ona iş yaptırdım. Mesela kuaföre gittim, fönümü Ayberk tuttu, yerleri süpürdü. Kafede benim servisimi Ayberk yaptı, lokantada boşları toplayıp yıkadı. Ufak ufak çalışma hayatına başladı. Amele, bahçıvan, aşçı, kuaför, kafe elemanı, çaycı oldu.”

Bu sözleriyle anlatıyor Naciye Hanım Ayberk için yaptıklarını.

Annesinin ilgi ve sevgisiyle normal bir çocuk haline gelen Ayberk, daha sonra Türkiye’nin ilk otizmli mankeni oldu…

Ünlü bir erkek giyim firmasının sahibi, Naciye Hanım’ı tanıyordu. Ayberk’i görür görmez de kendi katalog çekimlerinde kullanmak istedi. Bu sayede Ayberk de, başarısını herkese duyurabildi.

Ayberk şimdi normal bir işte çalışıyor, kimseye muhtaç değil ve ailesiyle birlikte mutlu bir yaşamı var!

Naciye Hanım, Ayberk’in hikayesini herkesin duymasını istiyor. Çünkü onun hikayesi, birçok aileye umut verebilir. Otizmin bir hastalık değil, farklılık ve çözümünün de sadece ilgi, sevgi olduğunu herkese göstermek istiyor.

“Ne maddi, ne de manevi sizden hiçbir beklentisi olmayan otizmliler için istediğim sadece bakış açınızı değiştirmeniz, normal görüp hayatınıza katmanız.”

“Bence otizm hastalık değil. İlacı, terapisi, ameliyatı olmayan bir şey bu. Fiziksel engel de değil. Fiziksel engeli olanlar normal bizler gibi yaşıyor, onlara farklı bakmıyoruz. Bence otizm, duygular… Duygular da yaşayarak öğrenilir. Toplum olarak hiç kimseyi ötekileştirmeyelim, onların yaşam haklarını ellerinden almayalım. Ne maddi, ne de manevi sizden hiçbir beklentisi olmayan otizmliler için istediğim sadece bakış açınızı değiştirmeniz, normal görüp hayatınıza katmanız.”

Naciye Hanım, bu sözlerle sesleniyor otizmli çocukların ailelerine. Ve oğlu için yaptıklarıyla da anne olmak için bir kan bağı gerekmediğini herkese kanıtlamış oluyor!

Yararlanılan Kaynak

İLGİLİ YAZILAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -

SON YAZILAR