Altıncı Hissim Kuvvetli Diyenlerin Bilmesi Gereken Bir Kavram: Durugörü

En kısa tanımıyla saf görmek; her şeyi oluşun içinde görmek; oluşla birlikte görmek diye açıklanabilir… Başkalarının duygularını hissetmek, onlara yardımcı olmak için genelde empati yaparız; fakat empati, bazı durumlarda yeterli değildir ve o zaman da “durugörü” yardımımıza koşar…

“Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.”

Hacı Bektaşi Veli’nin bu güzel sözü aslında sıradanlığı; evet ile hayır arasındaki salınımın durduğu noktayı işaret etmektedir; bilge insan tepki vermez. Karşımızdaki, hoşumuza gitmeyen bir şey söylediğinde tepki veririz. Ama bilgenin elinde özel bir silahı vardır: Negatif duyguları ifade etmemek. Bu silah sayesinde hem kendisi negatiflikten kurtulur hem de karşı tarafa negatif malzeme vermez. Böylece karşı tarafın bilinçaltındaki savaş, yavaş yavaş erir gider…

Peki siz, durugörür müsünüz?

Durugörü, sezgilerinizle gelir; bir kişinin geleceğini yada geçmişte neler yaşadığını bilmek değildir. Saf olmaktır; siz saf oldukça daha çok hissiyat ve maneviyatla dolu olursunuz; duyarlılığınız muazzam bir tempoyla artar. Ne kadar saf hale gelirseniz karşıdakini o kadar derin bir mevcudiyetle hissedebilir; onun düşüncelerini duygularını anlayabilir bir hale gelirsiniz. Şu anın içinde olup ışık saçtığını mı, yoksa zihnin yalanlarıyla kendini kaybettiğini mi anlayabilirsiniz.

Gerçek sihir tetikte olmaktan gelir:

Aileleriyle yaşayanlar; geçmişin ve olayları hızlı bir şekilde abartmanın ne demek olduğunu hissetmişlerdir. Çünkü ebeveynler rollerine mecburdur. Bu roller evrensel şartlanmış bilinçten gelir; kişiye özgü, otantik değildir. Kötü bir olay olduğunda acı frekansı yayılır ve aile içinde kişilerin rollerinden dolayı, bu frekans kendini büyütmek, kendine delil bulmak ister; siz büyük bir dikkat enerji ve mevcudiyetle abartılmış durumların tanığı olursanız olağanüstü bir şey gerçekleşir; ansızın o durumların gelip geçiciliğini görürsünüz ve bu biliş, bu tanık olma hali onları dönüştürür; sihirli bir şekilde ailenize yardım edersiniz.

Coda: Bulutlar

Bulutlara ne kadar vakit ayırırız?

Yaşadıklarını hissedebilir misiniz?

Sizin hayatınızda ne gibi bir önem sırasındadır?

Bulutlar çok canlı bir şekilde yaşarlar; kendi iradeleri yoktur fakat yoğun bir mevcudiyet ve tamlıkla hayatlarını sürdürürler. İnsanı rüzgarlar uçurmadığı için kendini güçlü hissedebilir; ama o, farklı türden rüzgarların kuvveti altındadır; hissedilemeyen tuhaf varlıkların…

Bulutlar, olup biteni algılayabilecek bir bilince sahip değildir; fakat belli oranda zekaları vardır. Yükle dolup yağmur, kar yağdırabilir; bu bilgi kendi içinde mevcut bir bilişten gelir. Yüklere karşı duyarlılığı ve hassasiyeti vardır. Evrilebilecek güçte bir bilince sahip değildir, ansızın havaya karışıp havanın bilinciyle birleşebilir. Kendi içsel duyarlılıklarından dolayı yanlarına küme halinde bulutlar geldiğinde onların yaydığı titreşimleri hissedebilir. Güneşe karşı duyarlıdırlar, güneşin içindeki enerji ve besin aynı şekilde içlerine dolduklarında aynı farkındalık tarafından özümsenir; parlayabilirler ve bu, onlar açısından büyük bir keyiftir. Gece olduğunda aynı duyarlılıkla hissedebilirler; gözlere sahip olmadıkları için ışık farkındalığına sahip değildirler;f akat kendilerine özgü bir bilişle geceyle gündüzü ayırt edebilirler. Farkında olmasalar da bulutlar; gökyüzünün havanın ve boşluğun içinde yaşarlar; sürekli onların tesirlerine sahiptirler. İnsan gibi içinde yaşadığı boşluğun farkında değildirler.

Bulutlar kadar yüksekte olmanız ve derinlikle uçmanız dileğiyle!

İLGİLİ YAZILAR

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -

SON YAZILAR