Sosyal medyanın hayatımızın tamamına yerleşmesi; daha doğrusu ele geçirmesiyle birlikte, bu mecra da para kazanılabilir bir alana dönüştü. Hatta başlı başına bir pazar haline geldi. İşte Influencer Marketing kavramının hayatımıza girmesi de tam olarak bununla eş zamanlı. Bu pazarlama modeli, tıpkı geleneksel pazarlamada olduğu gibi, ağızdan ağıza pazarlamaya çok benziyor. Tüketiciler bir ürünü almadan önce, başkalarının deneyimlerini dinlemeye değer veriyor ve bu durum da onların satın alma kararlarını ciddi biçimde etkiliyor. Bir düşünün; şimdi de Instagram ünlülerinin kullandıkları ve önerdikleri ürünler, satın alma konusunda size neler düşündürüyor ve kararınızı etkiliyor mu? Elbette etkiliyor; bu pazarlama yöntemi sonucunda marka ve ünlü para kazanıyor; siz de “güvenilir” ürünler satın almış oluyorsunuz. Yani sonuçta herkes kazanmış(!) oluyor.
İşte bu noktada devreye giren bambaşka bir konu var: Instagram ünlüsü olmak. Bu, sandığımız kadar zor değil ve zor olmaması da, ortaya markaların dolandırılması gibi ciddi bir tehlikeyi çıkarıyor.
Buyrunuz, bu söylediklerimizi size en net haliyle açıklayacak bir Instagram deneyi.
“Influencer Marketing” pazarlama modeli, şu anda Instagram’da 1 milyar dolarlık bir endüstri haline gelmiş durumda. Ancak bunun bir parçası haline gelmek, sandığınız kadar zor değil.
Influencer Marketing, Youtube, Facebook, Twitter, Periscope, Instagram gibi sosyal medya kanallarında yüksek takipçili kişilerin içerik yoluyla bir ürün ya da marka hakkında deneyimlerini takipçilerine aktarmasıdır.