Zihinsel olarak güçlü insanlar; düşüncelerini kontrol etme, hislerini denetleme ve koşullar izin vermediğinde bile üretken davranma gibi bir üç boyutlu düşünme yeteneğine sahiplerdir. Bu güvenli düşünce üçgenini çalıştırabilen her insan güçlü bir zihinsel duruma sahip demektir; diğerlerinin ise bunu sağlamak için biraz çalışmaya ihtiyaçları vardır.
Başarının en büyük sırrı, kafamızın içindedir ve düşünce modelimizle ilgilidir. Biz insanlar, alışkanlıklarımızı ve şu anda bize konfor sağlayan hatalarımızı tekrarlama eğilimindeyiz; ama yine de bu, içimizde “değişim”e yer olmadığı anlamına gelmiyor.
Eğer üzerine biraz düşünürseniz; düşüncelerimizin çoğunun gerçekçi olmadığını, aslında tamamının kendi tahminlerimize dayalı olduğunu görürsünüz. Çünkü onları olduğu gibi görmek gerçekten zordur ve gerçekleri bastıran birçok duyguya sahibizdir.
İşte ünlü psikiyatrist David Burns’un “İyi Hissetmek” isimli kitabında yer verdiği, zihinsel olarak güçlü olmamızı engelleyen klasik hatalarımızdan bazıları.
1. “Hep” ya da “hiç” düşüncesi
Biz insanlar, gerçeği genelde siyah veya beyaz olarak görürüz; mesela meslektaşlarımızı “iyi” ve “kötü” olarak ikiye böleriz. Bu yüzden siz de, her projenizi “başarılı” veya “başarısız” olarak sınıflandırabilirsiniz. Ama hayat, nadiren bu kadar keskin cevaplara sahiptir. Hayatınızdaki ve olaylardaki gri parçalara bakmayı deneyin!
2. Aşırı genelleme ve abartma
Hayatımızdaki bir olayı, geriye kalan her şeye mal etmek, çok büyük bir düşünce felaketidir. Eğer bir anlaşmayı sağlayamadıysanız; kendiniz için “Anlaşma sağlamada kötü biriyim” diyebilirsiniz; ya da eğer ailenizden biri size kötü davranmışsa “Bütün aile üyelerim kötü” diye düşünebilirsiniz. Oysa gerçek, sizin bu genellemelerinizden çok farklıdır. Bu yüzden başınıza gelen kötü olayları genellememeye çalışın; çünkü genelde onlar, o durumdan başka bir şeye işaret etmeyen özel durumlardır.
3. Olumluyu geçersiz kılma
Zihnimiz, dokuz iyi şey ve bir kötü şey olduğunda, kötü olanı iyi olanlardan daha fazla hatırlamaya meyillidir. İyi şeyleri hatırlamak yerine negatifleri fark etmek, tabiatımızda vardır.
Bir gün içinde, kötü bir şey olursa, aynı anda bir sürü iyi şey olsa bile, geçirdiğimiz günün “kötü bir gün” olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, gerçekleri görmenizin önüne geçer. Bu yüzden gününüzü veya hayatınızı değerlendirirken, kötüleri hatırladığınız kadar iyileri de fark etmeye çalışarak bir düşünce dengesi oluşturmaya çalışın.
4. Zihin okuma
Hiçbirimiz birbirimizin zihnini okuyamıyoruz ama ne yazık ki bu, başkalarının kafasının içine girmeye çalışmamıza engel olmuyor. “Bunu yaptığım için aptal olduğumu düşünmüş olmalı” gibi şeyler düşünmek, gerçekle alakası olmayan şeyleri düşünmemize neden olabilir. Belki öyledir, belki öyle değildir. Eğer ortada size söylenen bir gerçek yoksa, karşınızdakinin zihnini okumaya çalışmak, olayları yanlış analiz etmenize neden olabilir. Bu konuda yapmanız gereken tek şey, düşünmemektir. Sadece karşınızdakinin söylediği cümleye odaklanın, onun aklından geçebilecekleri düşünmeyi bırakın.
5. Tek bir olaydan felaket yaratma
Bazen bazı şeylerin gerçek olduklarından daha kötüye gittiğini varsayarız. Bir ay içinde mali sıkıntılar yaşadıysanız ve hedeflerinize ulaşamadıysanız, kendinize “Geleceğim yok, iflas edeceğim” diyebilirsiniz. Bu kötü düşünceler kağıt üzerinde olmasına rağmen, bunları sürekli olarak düşünürsünüz; oysa ortada hiçbir delil yoktur. Bu sadece, kötü geçen 1 aydır.
6. Duygusal kararlar
Duygularımız, gerçekliğe dayalı değildir ama bazen öyle olduklarını varsayarız. Bir kariyer değişikliği yapmanız gerekiyorsa kendinize “Kariyerimde bir değişiklikten korkuyorsam, belki de yapmamam gerek” diyebilirsiniz. Oysa bu sadece durumun size hissettirdiği duyguya bağlı bir karardır. Yapmanız gereken kariyer değişikliği yapmak için adım atmaktır. Emin olun bunu yaparsanız, kendinizi öncekinden çok daha iyi hissedersiniz. Çünkü duygular da düşünceler gibidir; gerçeğe dayalı değildir.
7. Herkesi ve her şeyi etiketleme
Komşunuz bir hata yaptıysa, onun “aptal” olduğunu düşünebilirsiniz ve onu her zaman öyle görürsünüz. Çünkü bir tecrübeyi ya da birisini etiketlediğimizde, aslında bir şeyi onu tanımlar hale getiririz ve bu da, ona yönelik tüm düşünme sürecimizi etkiler. Bu yüzden hiçbir olay ya da insanla ilgili etiketleme yapmamamız gerekir. Çünkü tüm bunlar, zihnimizde birçok yanlış düşünce taşımamıza neden olur.
8. Falcılık
Kahve falı bakabilirsiniz ama bunu insanlar için yapmaktan bir an önce vazgeçin. Bir işe başlarken onun sonunu tahmin etmeye çalışmayın. Çünkü çoğu zaman bu konudaki tahmininizin gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. “Eğer böyle bir insanla birlikte olursam mutsuz olurum” demek yerine bunu denemeyi seçin. Emin olun çoğu zaman olaylar, sizin tahminlerinizden farklı sonuçlanır.
9. Kişiselleştirme
Dünya bizim etrafımızda dönmese de, biz çoğunlukla buna inanma eğilimindeyizdir. Eğer bir arkadaşımız bizi aramadıysa, “Muhtemelen bana kızgın” diye düşünürüz; iş yerindeki bir meslektaşımızın durumu kötü olduğunda, “Gerçekten beni sevmiyor” deriz. Oysa her şey, sizinle ilgilidir. Bazen karşınızdaki insan, sadece kötü bir gün geçirmiş veya yorgun olabilir. Bu yüzden olayları ve durumları kişiselleştirmemeyi deneyin; her şeyin sizinle başladığını ve bittiğini düşünmeyin.
10. Haksız karşılaştırmalar
Kendinizle başkaları arasında yaptığınız haksız karşılaştırmaların, hiçbir zaman size yardımı olmaz. Başkalarının başarısının nedenlerini tam olarak bilemezsiniz; belki şanslıdır, özel fırsatları veya çok parası vardır. Sonuç olarak resmin tamamını bilmiyorsunuz ve bu tür şeyleri kıyaslayarak “Ben de onun kadar iyi olacağım” gibi düşüncelerle motivasyonunuzu düşürüyorsunuz. Bu yüzden başkalarının değil, kendi başarılarınıza odaklanın.
Eğer siz de bu düşünce hatalarını yaptığınızı ve bu tavsiyelerin yararlı olduğunu düşünüyorsanız listemizi beğenmeyi ve paylaşmayı unutmayın!
Süper