Yaklaşık olarak 3 gün sonra referandumda, yeni anayasa değişikliğine bazılarımız “Evet”, bazılarımız da “Hayır” diyecek. Herkes bu konudaki fikrini açıkça ortaya koyma özgürlüğüne sahip. Ve istesek de istemesek de, hepimiz bu fikirlere saygı göstermek zorundayız. Ancak bu ve bunun gibi yorumlara, hiçbirimiz saygı göstermek zorunda değiliz.
Bugün sosyal medyaya düşen İBB Haller Müdürlüğü çalışanı Ömer Akbayrak’ın referandum yorumu bu şekilde. Kendisi, evet çıkması durumunda hayır diyen kimselerin eşlerinin, kızlarının tıpkı bir savaş ganimeti gibi paylaşılabileceğini iddia ediyor.
Bu noktada anlamakta zorlandığımız tek şey:
Nasıl oluyor da her seferinde siyasetin kiri yine “kadın”a bulaşıyor; bulaştırılıyor?
Yine neden buraya geldik? Bu konunun bir cinsle uzaktan yakından ilgisi nedir? Kadına duyulan bu kin, bu öfke nasıl oluyor da, alakalı alakasız her konunun içinden böylece pörtleyiveriyor?
Başkasının karısına, kızına el koymaktan bahseden Ömer Bey’e yapmak istediğimiz ilk hatırlatma: Bir kadına “kadın” demek için birisinin eşi ve çocuğu gibi sıfatlara ihtiyaç olmadığı.
İnsanlık dersi 101.
Bir diğeri ise, biz kadınların bu kötülükle, dünya var olduğu günden beri mücadele ettiği gerçeği.
Dolayısıyla da o ve onun gibilere söyleyecek sözümüz her zaman var.
Bu kötülük, insanı sinirlendirmiyor; sadece utandırıyor. Bir insanın bu sözleri açık açık söyleyebilme, başkasının namusuna dil uzatma cesaretinden olsa olsa insanlığından utanır insan çünkü.
Bir kez daha vurgulamakta yarar var, bu yorumun siyasetle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bu yorum sadece “kadın nefreti”ni ortaya koyuyor. Dolayısıyla, herhangi bir hukuk düzeninde yapılacağı gibi, umuyoruz bizde de bu kötülük saçan yorumun sahibi için gereken neyse yapılır.
Son olarak, Ömer Akbayrak’ın nefret dolu yorumlarının devamını buraya koyuyor ve yorumu size bırakıyoruz…