Samantha Lichtenstein, bir fotoğrafçılık öğrencisi ve “Soyunma Odası Sohbeti” ismini verdiği bu fotoğraf serisiyle, taciz ve feminizm konularına, farklı bir biçimde ışık saçıyor. Genç fotoğrafçının anlamlı fotoğraf serisi, kelimelerin derin ve uzun süreli etkilerine dikkat çekmek için, kadınların vücutlarıyla; üzerinde gerçek taciz mesajları yazılı olan meyveleri eşleştiriyor.
“Kaltak olmayı bırak ve bana bir şans ver.”
‘The New School’s Parsons School of Design’da eğitim alan Lichtenstein, bu fotoğraf serisine bir sınıf projesi olarak başlamış. Ve projesi hakkında, hem dövme ile ilgili bir eser hem de kendi doğasında feminist olan bir şey yaratma fikriyle yola çıktığını söylüyor…
“Herhangi bir takipçin var mı? Bir tane daha olsun ister misin?”
Lichtenstein, projesi için, öncelikle Facebook ve Twitter’da, kadınların maruz kaldıkları can sıkıcı ve cinsel söylemleri isimsiz bir şekilde gönderebilecekleri bir Google dökümanı paylaşmış. Daha sonra da bu cümleleri, meyvelerin üzerine dövme olarak işlemiş…
“Seni ne kadara kiralayabilirim?”
Lichtenstein’in, projesine başlarken aklında herhangi bir başlık yokmuş. Ancak Ekim 2016’da, projesi için “Soyunma Odası Sohbeti” ismine karar vermiş ve bundan bir ay sonra Trump, müstehcen konuşmalardan oluşan ve basına sızan bir ses kaydını; bir “soyunma odası şakası” yorumlamış. Ne tesadüf ama! Genç kadın bununla ilgili olarak; “Meyvelerdeki dövmelerde yazılı olan cümleler, bunları söyleyen erkekler tarafından şaka olarak değerlendirildiği için, bu başlığı kullanmak akıl almaz bir şey gibi görünüyordu.” diyor. Ama Lichtenstein’in o zaman eleştirilen çalışmaları, aylar sonra bugün, övgüler alıyor…
“Sadece biraz eğitime ihtiyacın var.”
Lichtenstein, projesiyle ilgili olarak, “Kadınlarla ve kendisini bu şekilde tanımlayan herkesle, bir dayanışma hissi yaratmak istedim. Ayrıca projeyi gören insanların, kadınların bu tür tacizlere maruz kaldığını görüp şaşırmasını istedim.” diyor. Ve projeyi gerçekleştirdiği modellerin, sık sık, meyvelerde yazılı olan cümleleri okuyarak sinirlendiklerini söylüyor. “Projeyi gerçekleştirdiğim modellerin çoğu, buna benzer ifadelere maruz kalmış; kalmayanlar da böylesine korkunç bir cümlenin bir kadına nasıl söylenmiş olabileceği konusunda gerçekten şok oldular.”
Lichtenstein, projesinde neden meyveleri kullandığı sorusunu ise, “kadınların bu negatif cümlelere sürekli maruz kalmasının, onları, meyveler gibi çürüttüğü” fikrinden bahsederek yanıtlıyor.
“Düşersen seni yakalayacağım. Bırakmayacağım ama yakalayacağım.”
“Neden hiç gülümsemiyorsun?”
“Sana ismimi söylemeliyim, çünkü daha sonra ismimle dolu çığlıklar atacaksın.”
Lichtenstein, projesinde kadınları iç çamaşırlarıyla görüntülemesinin nedenini ise, giysileri içinde belirtilebilecek kişilik ve yaş özelliklerini ortadan kaldırmak olarak açıklıyor. Ayrıca çıplak kadınların fotoğraflarının Photoshop kullanılarak nesneleştirilmesinden dolayı, kendi fotoğraflarında hiçbir düzenleme yapmadığını söylüyor…
“Senin gibi birini öpmek isteyen biri olduğu için teşekkür et.”
“İddiaya girerim, tadı iyidir”
Çıplak kadınların fotoğraflarını çekmenin, kendilerini daha da nesneleştireceği konusunda endişelerini dile getiren Lichtenstein, görüntüleri örtmek için birçok teknik denemiş. “Görüntüleri sağlam bir şekilde kırpmaya ve fotoğraflardaki gövde kısımlarını soyutlamaya çalıştım. Çünkü bu proje, bir kadının memeleri ya da kalçalarıyla ilgili değil; onlarla birlikte poz verdiği meyve ile ilgili.”
Ne diyelim, biz de bu genç yeteneği, dahiyane fikrinden dolayı tebrik ediyoruz!